29 Aralık 2007 Cumartesi

YENİ YIL KURABİYELERİ






Aslında niyetim EN TATLI HEDİYELER etkinliğine katılmaktı. Üstelik bu benim katılacağım ilk etkinlik olacaktı. Ama insan çok isteyince olmuyormuş. Geçen hafta bayramın son günü çok kötü grip olunca akklımdaki kurabiye fikrini ancak bu gece uygulayabildim ve hala çok iyi sayılmam. Zira şu anda yazıyı yazarken yorgunluktan ellerim titriyor. O nedenle biran önce tarife geçip bitirmek ve yatmak niyetindeyim. Sabah oğlum kurabiyeleri görünce nasıl sevinecek kim bilir:)
malzemeler:
2,5 su bardağı un
1,5 çay bardağı toz şeker
1 yumurta akı (içine)
1 limon kabuğu rendesi
1 paket vanilya
1 fiske kabartma tozu
150 gr. yumuşamış margarin
üzerine sürmek için 1 yumurta sarısı ve biraz süt
glazür için: 1 su bardağına yakın pudra şekeri, 3-4 yemek kaşığı süt, yeşil gıda boyası(ağaçlar için)
süslemek için: antep fıstığı, hindistan cevizi
Hamur malzemelerini iyice karıştırıp pürüzsüz bir hale gelene kadar yoğuruyoruz. yarım santimden daha ince merdaneyle tezgah üzerine açıp kalıplarla kesiyoruz. Yağlı kağıt serili fırın tepsilerine diziyoruz. Üzerlerine sütle çırpılmış yumurta sarısı sürüyoruz. 180 derece fırında 10 dakika pişiriyoruz. Çıkardıktan sonra soğuyunca galzürü yayıp üzerlerine bıçakla ince kıydığımız antep fıstıklarından serpiyoruz. Ağaç şeklinde olanların glazürüne yeşil gıda boyası katıp renklendirdikten sonra, bunların da üzerine hindistan cevizi serpiyoruz. Kurumaya bırakıyoruz.
Tadı nefis oldu. Bence şekilleride harika. Ancak ben fırından çıkarmakta biraz gecikince üstleri kızardılar. Kızarmadan pişirirseniz görüntüsü daha hoş olur.
Afiyet Olsun...

MUTLU YILLAR


Bitirmekte olduğumuz bu koskocaman bir yılın ardından ne diyebilirim diye düşündüm bu akşam. Aslında gerek şahsım adına gerekse ülkemiz ve tüm dünya adına pek de iyi ve olumlu gelişmeler olmadığı kanaatine vardım. Ama her yeni başlayan yıl, hatta yeni başlayan gün insana yeni umutlar sunar ve yeni kapılar açar. Hayat insana bazen çok farklı bir yerden tatlı tatlı gülüverir. İşte insanı yaşatan da bu umut dolu bekleyişidir. Bugün çok kötü ve hiç yaşanmamış gibi geçen zorlu ve hastalıkla mücadele dolu bir haftanın sonuna geldim. Biraz toparlandım sayılır. Tabii bu hastalık bende hemen hepimizde olduğu gibi moral bozukluğu da yaptı. En önemlisi de oğlumu ihmal etmiş olmamın verdiği üzüntü, ondan özür diledikçe 4,5 yaşında bir çocuktan beklenmeyecek bir olgunlukla "olsun annecim zaten ben sana hiç kızmadım ki, küsmedim ki" diyerek beni teselli edişleri karşısında büsbütün kendimi koyvermelerim..... Allah'ım ne şanslı bir anneyim, benim oğlum ne kadar ince, ne kadar duyarlı....

Bu düşünceler beni ayağa kaldırmaya yetti bugün. Bir anne daha ne ister, evimde 23 kiloluk bir elmas var. Yeni yılda da tüm varlığımla onun sağlığı, mutluluğu, huzuru için elimden geleni yapacağım, daha güçlü olacağım. İşte benim yeni yıl ve sonra ki daha nice yıllar için hediyem.
Umarım 2008 yılı tüm insanlığı iyiye, doğruya, güzele, başarıya yöneltir. Tıp alanında ses getirecek buluşlar ortaya çıkar. Binlerce derman bekleyen hastaya yeni umut kapıları açılır. Herkes sevdikleriyle birlikte sımsıcak aile tabloları sergiler. herkesi sevgiyle kucaklıyorum ve coşku dolu, umut dolu mutlu yıllar diliyorum.

19 Aralık 2007 Çarşamba

KURBAN BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN



Öncelikle hepinizin kurban bayramını en içten dileklerimle kutlarım. Ben bu bayram iki tatlı hazırladım gelecek olan misafirlerime. Aslında hemen her bayram yaptığım kalbura bastı tatlısı artık bir klasik olmuştu. Bu bayram bir eğişiklik olsun dedim ve yukarıda görmüş olduğunuz muhallebili güllaçları hazırladım. Bir de tarifini sonra vereceğim şekerpareleri. İki tatlıyıda daha önce yapmamıştım. Umarım beğenilir.
Muhallebili Güllaç için malzemeler:
1 paket (12- 13 yaprak ) güllaç
güllaçları ıslatmak için 3,5 su bardağı soğuk süt
1/2 su bardağı toz şeker
hazır sakızlı muhallebi
muhallebiyi pişirmek için 4 su bardağı süt
içi için dövülmüş ceviz( yarım su bardağından biraz fazla)
üstünü süslemek için nar taneleri ve 1 kivi
Sakızlı muhallebiyi sütle pişirip soğumaya bırakıyoruz. cevizi dövüyoruz.
3,5 su bardağı sütte toz şekeri eritiyoruz. Bu karışıma güllaçları 4 e bölerek atıp ıslatıyoruz. Küçük bir komosto kasesine önce iki parça güllacı koyup kenarları dışarı sarkacak şekilde yerleştiriyoruz. sonra iki yemek kaşığı muhallebiden ekleyip üzerine ceviz parçaları serip diğer iki parça güllacı da yerleştiriyoruz. alt kısmını kasenin içinde toparlayıp servis tabağına ters çeviriyoruz. Bu işlemi her bir yuvarlak güllaç parçası için tek tek yapıyoruz. yani önceden tüm güllaçları kapta ıslatmıyoruz. yoksa aşırı yumuşarlar ve dağılırlar. Sonra üstünü meyvelerle süslüyoruz.
Afiyet Olsun.

15 Aralık 2007 Cumartesi

ESKİYE RAĞBET OLSA....


Zordur biryerden ayrılmak. Alışkanlıkları bırakmak. Rutinden kopmak. Hayat hernekadar telaşlı ve yoğun geçsede bu bir süre sonra rutine dönüşür. Sakinleşmek, hız kesmek güçleşir. Bir de önemli bulunan , anlamlar ve hatıralar yüklenen bi dolu eşyadan vazgeçmeç. Ben bunu sıkça yaşıyorum. Atamıyorum hep biriktiriyorum. 3-5 senede bir (aslında daha sık olmalı ama acil durum zilleri çalar bazen veya afakanlar gelir, açtığın her dolap üstüne devrilecekmiş gibi durur) yaşarım. Sonra vakit geçtikçe yine aynı şey olur. Aslında bir şeyi alırken on kere düşünmek lazım. mutlaka almalımıyım, benim buna ihtiyacım varmı diye. Kendimizi frenlememiz lazım. Bir bunalım anında alınmış o kadar çok şey varki hayatımıza giriveren. Bazı durumlarda onları benimseriz zamanla aman ne iyi yapmışım da almışım deriz ama çoğu kez o nesne bi kenara atılır, rafa veya kutuya kaldırılır. Benim vazgeçemediklerimin başında da eşimin bana almış veya hediye etmiş oldukları gelir. Şimdi bir de oğlumun yaptığı çizimler, ilk resimleri, yazı çizileri çıktı. Bakalım daha kaç ayakkabı kutusu dolacak, dolacak , dolacak... Ve bunlar ne zaman elenecek? Kim bilir..

BABAMIN DOĞUMGÜNÜ KURABİYESİ




Bu gün babamın doğum günüydü. Bende birkaç gündür ne yapsam diye düşünüyordum. Ve yeni bir şey denemek istiyordum. Dün akşam bloglarda dolaşırken Hünerli bayanlar sitesinde yapılmış ve yeni konmuş bir tarif çok ilgimi çekti. Malzemeleri tam da evde olan malzemelerdi ve çok lezzetli aynı zamanda çekici görünüyordu. Ben de hemen tarifi uyguladım gece yarısı olmasına rağmen. Hiç pişman olmadım. Çünkü yumuşacık ve ağızda dağılan bir lezzet ortaya çıktı. İyiki denemişim. Buradan kendilerine teşekkürederim. Size de şiddetle tavsiye ederim.
Malzemeler:
250 gr margarin
3,5 su bardağı un
1 çay bardağı yoğurt
1 çay bardağı pudra şekeri
1 paket vanilya
1 paket kabartma tozu
İç kreması için:
1 su bardağı süt
2 yemek kaşığı kakao
1/3 su bardağı toz şeker
1,5 yemek kaşığı un
Hamurun bütün malzemeleri (un hariç) yoğurulur. Azar azar un ilave edilir Ele yapışmayan yumuşak bir hamur elde edilir. İri ceviz büyüklüğünde hamurdan kopardığımız parçalar yuvarlanıp yassıltılır ve pişirip soğuttuğumuz kremadan birer tatlı kaşığı içine konup alttan uçları toplanır yuvarlak bir içi krema dolu top elde edilir. Yağlı kağıt serili tepsiye dizilir ve biraz üstten bastırılır. 180 derece fırında üstü tam kızarmadan pişirilir. Ben turbo fırında 15 dakika tuttum. Çıkardıktan sonra ılınınca üzerine pudra şekeri serpilir.
Afiyet Olsun.
Bu arada doğum gününde kurabiyelerim çok beğenildi. Belirtmek istedim.

13 Aralık 2007 Perşembe

BULGURLU MERCİMEK

Merhaba herkese. Birkaçgün önce yapıp görüntülediğim ancak şimdi bloğa koymaya imkan bulduğum çok sevdiğim mercimek yemeğinin tarifini vermek istedim sizlere. Bir çok insan mercimeği farklı farklı yaparlar. Kimimiz erişteli, kimimiz sucuklu, kimimiz bol arpacık soğanlı pişiririz. Bir de haşlayıp piyaz gibi salatasını yapanlar ve kırmızı mercimekten yapılan köftesi gibi köftesini yapanlar var. Mrcimeğin bir de şahane böreği olur. Çeşit çeşit değerlendirme yöntemlerinden siz hangisini daha çok severek yiyorsunuz bilmem ama ben mercimeğe bulguru çok yakıştırıyorum. İçine birde yazdan doğrayarak derin dondurucuya koyduğum salçalık kırmızı biberlerden bir tane mutlaka ekliyorum. Bir kaç arpacık soğan da fena olmuyor içinde. Pişmiş soğanı çok severim ben. Artık yaptığım yemeklerin miktarını ikiye çıkardım çünkü yapınca yarısını artık elden ayaktan iyice kesilmeye başlayan babaanneme de götürüyorum ki kadıncağız en azından haftanın iki günü hazır ve değişik bir yemek yesin. Çünkü eskiden değme aşçılara taş çıkartan hemen her hafta ya orduyu doyuracak kadar mantı veya gerçek su böreği yapan babaannem kendisi ne kadar kabullenmese de (yaşlanınca böyle oluyor galiba) birçok yemeği hafızadan silmiş yapıp yapıp aynı şeyleri yapıyor. Bu da sağlıksız beslenmesine neden oluyor. Hem böylelikle haftanın iki günü gidip kontrol etmiş oluyorum kendisini yapılacak işlerinin ucundan tutuyorum ufakta olsa. Keşke daha fazlasını yapabilsem ama elimden bu kadarı geliyor. Zaten fazlasına gururu yüzünden izinde vermiyor. Dedim ya kabullenemiyor elden ayaktan düşmeyi. Sonuçta annem yıllarca çalıştığı için ve evlerimiz altlı üstlü olduğu için beni ve kardeşimi en az bir anne şevkatiyle büyüttü dedem ve kendisi. Çalışan diğer annelerin çocukları gibi bakıcı ellerinde büyümedik biz. Okuldan eve geldiğimde sıcacık bir ortam sobanın üzerinde kaynayan bir çaydanlık ve hazır yemek bulmak çalışan anne çocuklarının çoğu için lükstü. Üstelik ilk torun olmamın verdiği toleransla fazla da şımartılmış ve pohpohlanmış bir çocuktum ben. Ah keşke o günlerime geri dönme imkanım olsa en azından bir süreliğine. Neler vermezdim. Dedem oğluma altı aylık hamileyken aramızdan aniden ayrıldı. Benimle ve kardeşimle çoğu kez babamdan fazla ilgilenen ve derslerimizi yaparken özel bir öğretmen gibi başımızda duran dedeciğim (nur içinde yatsın) artık aramızda değil. Oğlumu görse deli olurdu eminim.Ne yapacağını bilemezdi. Onu çok özlüyorum. Ve emanetine iyi bakmaya çalışıyorum. Bu benim boynumun borcu. Neyse yine fazla duygusal günlerimden birini yaşıyorum sanırım ki mercimekten geldim nerelere.
Sizlere malzemelerini ve kısaca nasıl yapıldığını yazayım. Bu arada hafta da bir bakliyat pişirmeye özen gösteririm.
Malzemeler:
2 su bardağı akşamdan ıslatılmış mercimek
1 çay bardağı bulgur
2 domates rendesi (ben yazın yapıp kavanozlara koyduğum püreden atıyorum içine)
1 kırmızı biber (doğranmış)
1 yeşil biber (doğranmış)
1 çay kaşığı karabiber, tuz
3-4 arpacık soğan (bütün)
1 adet kuru soğan (yemeklik doğranmış)
1 yemek kaşığı salça
zeytin yağı
Yapılışı:
Ben düdüklü tencere de pişiriyorum mercimeği. Bu nedenle bütün malzemeleri çiğ olarak tencereye koyuyorum kaşıkla iyice karıştırıp kapağını kapatıyorum. Kaynamaya başladıktan sonra altını kısıp 30 dakika pişiriyorum. Suyunu üstünü iki parmak geçevcek şekilde koyuyorum. Çok sulu sevmiyorum çünkü.
Afiyet Olsun hepinize.

9 Aralık 2007 Pazar

SAHANDA KÖFTE

MALZEMELER:
Yarım kilo kıyma
yarım demet ince kıyılmış maydanoz
1 adet rendelenmiş kuru soğan
1 yumurta
yarım bayat ekmek içi(ufalanmış)
tuz karabiber kimyon
4 orta boy patates ( sıvı yağda biraz kızartılacak)
1 küp küp doğranmış domates
1 doğranmış yeşil biber
2 yemek kaşığı salça ( su ile ezilmiş)

YAPILIŞI:
Patateslere kadar olan malzemeler ile köfte yoğurulur. köfteler 10 dakika 180 derecede ısıtılmış fırına konup çıkarılır. Sahana dizilir. Aralara kızartılmış patatesler dizilir. Üzerine domates, biber ve suda eritilmiş salça ve zeytin yağı gezdirilir. tekrar biraz tuz atılır. Kynamaya başladıktan sonra kısık ateşte 15 dakika kadar pişirilir ve servis yapılır.
Afiyet olsun.

5 Aralık 2007 Çarşamba

GÜZ GÜLLERİ



Bu akşam üstü geçenlerde bir blogda gördüğüm ve not aldığım bir tarifi uygulamaya karar verdim ve hiç pişman olmadım. Yalnız hangi blogdu hatırlayamıyorum şimdi ismini ancak benim ölçülerim onunkine göre biraz farklı oldu. İlkkez gül şeklinde bir kurabiye yapıyorum. O nedenle biraz acemilik çektim doğrusu. Benim hatam gül formu verirken fırına konunca hamurun salacağını hesaplamadan yaprakları biraz açmam oldu. Fotoğrafta gördükleriniz nisbeten daha düzgün olanlar. Kurabiyeleri fırın tepsisine koyarken mümkün oldukça kapalı tomurcuk gibi ve dik olarak yerleştirmek gerekiyor. Çünkü ısındıkça hamur yayılıyor ve deforma bir hal alıyor aksi takdirde. Ama belirtmeden geçemiycem tadı güzel oldu. Tavsiye ederim. Gelelim malzemelere ve tarife.
malzemeler
1 yumurta akı
1 çay bardağı pudra şekeri dolu dolu
2-3 küçük damla sakızı
200 gr tereyağı
5,5 çay bardağı un
üstü için tekrar pudra şekeri
yapılışı
tereyağını ısıtıp eritin ocaktan alın. soğumaya yakın içine pudra şekerini katıp mikserle iyice çırpın. Damla sakızlarını ezip toz haline getirin. yumurta akını damla sakızını karışıma katıp çırpmaya devam edin. En son ununu yavaş yavaş ekleyin. çünkü tarifte 4,5 çay bardağı yazarken ben 5,5 çay bardağı un ilave ettim. odanın ısısına ve diğer faktörlere göre un miktarı değişebilir. Sonunda ele yapışmayan ama yumuşak bir hamur elde edin. Gül formunu verebilmek için elinize hamurdan küçük bir ceviz büyüklüğünde parçalar alın. yuvarlayıp yarın cm kalın elinizde açın. bu şekilde hazırladığınız üç yuvarlak hamuru yarıya kadar üstüste gelecek şekilde koyup rulo yapın. sonra tam ortasından bıçakla düzgünce kesin. şimdi iki adet gül elde ettiniz. ortalarına antep fıstığı koyun. tepsiyi yağlamaya gerek yok. önceden ısıtılmış 180 derece fırında 10-15 dakika pişirin. çıkan ve soğuyan kurabiyelerin üstüne pudra şekeri serpip servis edebilirsiniz. Güz gülleri ismini ben koydum. Bir dahaki sefere kırmızı gıda boyasıyla deneme yapmayı düşünüyorum. Bu hamurdan ben 15 adet kurabiye elde ettim. Antep fıstığı yerine badem de konabilr ortalarına.
Afiyet Olsun.

3 Aralık 2007 Pazartesi

ISPANAKLI KEK


Merhaba, bugün halama gittim ve ıspanaklı kek yaptık birlikte. fakat ne yazıkki kekin tamamını görüntüleyemedim. Çünkü öyle beğenildi ki sadece bu iki parça kaldı. Aslında ben bu tarifi borcamda yapıp üzerine soğuduktan sonra kremşanti sürüp kekin kenarından çıkardığım parçalarıda robottan geçirip üzerine serpiyordum. bugün bu uygulamayı da yapamadık. bir daha ki sefere bu şekilde bir fotoğraf yayınlayacağım.
Malzemeler:
3 yumurta
2 su bardağı un
1,5 su bardağı toz şeker
1/2 su bardağı sıvı yağ
1 paket kabartma tozu
1 paket vanilya
200-250 gr sapları temizlenmiş kaynar suda haşlanmış ıspanak yaprağı
Yapılışı:
Ispanak yapraklarını ayıklayıp yıkayıp haşlayalım. Tel süzgece alalım. Yumurtaları şekerle iyice çırpıp sırasıyla diğer malzemeleri de katalım . İyice çırptıktan sonra içine ıspanak yapraklarını ilave edelim mikserle homojen karışmasına yardım edelim. Yağlanmış fırın kabına döküp 180 derecede ısıtılmış fırında 20-25 dakika pişirelim.
Afiyetler olsun.