15 Aralık 2007 Cumartesi

ESKİYE RAĞBET OLSA....


Zordur biryerden ayrılmak. Alışkanlıkları bırakmak. Rutinden kopmak. Hayat hernekadar telaşlı ve yoğun geçsede bu bir süre sonra rutine dönüşür. Sakinleşmek, hız kesmek güçleşir. Bir de önemli bulunan , anlamlar ve hatıralar yüklenen bi dolu eşyadan vazgeçmeç. Ben bunu sıkça yaşıyorum. Atamıyorum hep biriktiriyorum. 3-5 senede bir (aslında daha sık olmalı ama acil durum zilleri çalar bazen veya afakanlar gelir, açtığın her dolap üstüne devrilecekmiş gibi durur) yaşarım. Sonra vakit geçtikçe yine aynı şey olur. Aslında bir şeyi alırken on kere düşünmek lazım. mutlaka almalımıyım, benim buna ihtiyacım varmı diye. Kendimizi frenlememiz lazım. Bir bunalım anında alınmış o kadar çok şey varki hayatımıza giriveren. Bazı durumlarda onları benimseriz zamanla aman ne iyi yapmışım da almışım deriz ama çoğu kez o nesne bi kenara atılır, rafa veya kutuya kaldırılır. Benim vazgeçemediklerimin başında da eşimin bana almış veya hediye etmiş oldukları gelir. Şimdi bir de oğlumun yaptığı çizimler, ilk resimleri, yazı çizileri çıktı. Bakalım daha kaç ayakkabı kutusu dolacak, dolacak , dolacak... Ve bunlar ne zaman elenecek? Kim bilir..

Hiç yorum yok: