Merhaba herkese. Birkaçgün önce yapıp görüntülediğim ancak şimdi bloğa koymaya imkan bulduğum çok sevdiğim mercimek yemeğinin tarifini vermek istedim sizlere. Bir çok insan mercimeği farklı farklı yaparlar. Kimimiz erişteli, kimimiz sucuklu, kimimiz bol arpacık soğanlı pişiririz. Bir de haşlayıp piyaz gibi salatasını yapanlar ve kırmızı mercimekten yapılan köftesi gibi köftesini yapanlar var. Mrcimeğin bir de şahane böreği olur. Çeşit çeşit değerlendirme yöntemlerinden siz hangisini daha çok severek yiyorsunuz bilmem ama ben mercimeğe bulguru çok yakıştırıyorum. İçine birde yazdan doğrayarak derin dondurucuya koyduğum salçalık kırmızı biberlerden bir tane mutlaka ekliyorum. Bir kaç arpacık soğan da fena olmuyor içinde. Pişmiş soğanı çok severim ben. Artık yaptığım yemeklerin miktarını ikiye çıkardım çünkü yapınca yarısını artık elden ayaktan iyice kesilmeye başlayan babaanneme de götürüyorum ki kadıncağız en azından haftanın iki günü hazır ve değişik bir yemek yesin. Çünkü eskiden değme aşçılara taş çıkartan hemen her hafta ya orduyu doyuracak kadar mantı veya gerçek su böreği yapan babaannem kendisi ne kadar kabullenmese de (yaşlanınca böyle oluyor galiba) birçok yemeği hafızadan silmiş yapıp yapıp aynı şeyleri yapıyor. Bu da sağlıksız beslenmesine neden oluyor. Hem böylelikle haftanın iki günü gidip kontrol etmiş oluyorum kendisini yapılacak işlerinin ucundan tutuyorum ufakta olsa. Keşke daha fazlasını yapabilsem ama elimden bu kadarı geliyor. Zaten fazlasına gururu yüzünden izinde vermiyor. Dedim ya kabullenemiyor elden ayaktan düşmeyi. Sonuçta annem yıllarca çalıştığı için ve evlerimiz altlı üstlü olduğu için beni ve kardeşimi en az bir anne şevkatiyle büyüttü dedem ve kendisi. Çalışan diğer annelerin çocukları gibi bakıcı ellerinde büyümedik biz. Okuldan eve geldiğimde sıcacık bir ortam sobanın üzerinde kaynayan bir çaydanlık ve hazır yemek bulmak çalışan anne çocuklarının çoğu için lükstü. Üstelik ilk torun olmamın verdiği toleransla fazla da şımartılmış ve pohpohlanmış bir çocuktum ben. Ah keşke o günlerime geri dönme imkanım olsa en azından bir süreliğine. Neler vermezdim. Dedem oğluma altı aylık hamileyken aramızdan aniden ayrıldı. Benimle ve kardeşimle çoğu kez babamdan fazla ilgilenen ve derslerimizi yaparken özel bir öğretmen gibi başımızda duran dedeciğim (nur içinde yatsın) artık aramızda değil. Oğlumu görse deli olurdu eminim.Ne yapacağını bilemezdi. Onu çok özlüyorum. Ve emanetine iyi bakmaya çalışıyorum. Bu benim boynumun borcu. Neyse yine fazla duygusal günlerimden birini yaşıyorum sanırım ki mercimekten geldim nerelere.
Sizlere malzemelerini ve kısaca nasıl yapıldığını yazayım. Bu arada hafta da bir bakliyat pişirmeye özen gösteririm.
Malzemeler:
2 su bardağı akşamdan ıslatılmış mercimek
1 çay bardağı bulgur
2 domates rendesi (ben yazın yapıp kavanozlara koyduğum püreden atıyorum içine)
1 kırmızı biber (doğranmış)
1 yeşil biber (doğranmış)
1 çay kaşığı karabiber, tuz
3-4 arpacık soğan (bütün)
1 adet kuru soğan (yemeklik doğranmış)
1 yemek kaşığı salça
zeytin yağı
Yapılışı:
Ben düdüklü tencere de pişiriyorum mercimeği. Bu nedenle bütün malzemeleri çiğ olarak tencereye koyuyorum kaşıkla iyice karıştırıp kapağını kapatıyorum. Kaynamaya başladıktan sonra altını kısıp 30 dakika pişiriyorum. Suyunu üstünü iki parmak geçevcek şekilde koyuyorum. Çok sulu sevmiyorum çünkü.
Afiyet Olsun hepinize.
1 yorum:
ellerine sağlık canım çok değişik ve hoş bir lezzet.bende içine bulgur yerine pirinç veya arpa şehriye koyup çorbasını yapıyorum.hiç böyle denememiştim.birde böyle deneyim çok hoşuma gitti.
mutlu hafta sonları dilerim sevgiler.
Yorum Gönder